Kocaeli Journal of Science and Engineering, vol.7, no.1, pp.1-25, 2022 (Peer-Reviewed Journal)
Çalışma, dönüşen paradigmalar bağlamında, tasarımcı kimliğindeki değişimi “yaratım
düzlemi” ve “tasarım mekânı” kavramları üzerinden tartışmaktadır. Bu çerçevede,
tasarım mekânı, mekânı inşa eden tasarım ürünü; yaratım/tasarım düzlemi tasarım
mekânının üretildiği alan; mekân ve tasarım mekânının üretici aktörü ise “tasarımcı özne”
olarak tanımlanmıştır. Yaratım düzlemi ve tasarımcı kimliği, tasarım esnasında tasarımı
harekete geçiren durumlar, tasarımı oluşturan temeller olarak tanımlanabilir. Tasarımcı
özne, eskizler, modeller, çizimler ve/veya metinlerden oluşan yaratım düzleminde
yorumladığı ve şekillendirdiği bir tasarım mekânını evirerek “mimari mekânı” cisimleştirir.
Bu anlamda, tasarım nesnesinin biçimlendiği yaratım düzlemi, tasarım mekânının
kurulumunda belirleyici ve ayırt edici rol oynar. Öte yandan, her çağın ruhu, tekniği ve
bilgisi kendine özgü ortak yaratım bileşenleri üretmekte ve tasarımcı öznenin kimliğini
kuran bu atmosferi dönüştürmektedir. Çağların kendine özgü ruhlarını yansıtan
paradigmalar da tasarımcı özneyi etkileyen duyusal girdiler olarak tasarım mekânının
üretiminde etkilidir. Bu çalışmada, tasarımı var eden ve tetikleyen durumların
açıklanmasıyla tasarımcı kimliğinin oluşum süreci, Michael Foucault’nun “episteme”
olarak tanımladığı tarihsel çerçeve referans alınarak Klasik, Modern ve 21. Yüzyıl olarak
üç tarihsel dönem çerçevesinde incelenmiş ve tartışılmıştır. Dönemler arası yaşanan
kırılmalar sonucu oluşan paradigmalar ve paradigmaların tasarımcı kimliğinin değişimine
etkileri, Steven Holl’un Klasik, Modern ve 21. Yüzyıl’a ait kavramsal ayrımının çözümü
kapsamında, analoji, mekanik ve dijital yöntemler ile örneklendirilmiştir.