IV. Kentsel Morfoloji Sempozyumu - Morfolojinin Evrimi: Geçmişten Geleceğe, Teoriden Pratiğe, Konya, Türkiye, 31 Mayıs - 02 Haziran 2023, ss.27-38
Yirminci yüzyıl dünyada planlı kentleşmeyle birlikte, sosyal konut alanları ve yeni yerleşimlerin planlanarak uygulandığı bir yüzyıl olmuştur. Türkiye’de Cumhuriyet dönemi boyunca dünyadaki bu gelişmelerin yansımalarının olduğu, planlı kentsel gelişmeyle birlikte, konut alanları uygulamalarının ülkeye özgü koşullarda gerçekleştiği izlenir. Bu sunuşta, tarihsel bir perspektiften planlı konut alanlarının tasarımı ve dönüşüm süreçleri üzerine, kimi örnekler üzerinden tipo-morfolojik bir değerlendirme yapılacaktır.
Erken Cumhuriyet döneminde 300.000 nüfuslu bir bahçeşehir olarak planlanan Ankara’da kentsel konut alanlarının oluşumu, bu oluşumda kooperatif örgütlenmesinin rolü ve 1960’lardan bugüne kentsel konut dokusunun parsel temelinde konu olduğu kentsel dönüşüm ve yeni yapılaşma sürecinde yeni tipomorfolojik oluşumlara odaklanılmaktadır. İstanbul’dan iki modern konut yerleşimi Ataköy ve 4. Levent örneklerinin ardından, Ankara’nın gelişme koridoru içerisinde iki planlı konut yerleşimi olan Batıkent ve Eryaman’ın planlama, kentsel tasarım ve uygulama süreçleri incelenmekte, bu yerleşimlerde kentsel biçimlenme ve mimari tipoloji ilişkileri irdelenmektedir. 1980’lerde Belediyeler tarafından oluşturulan planlı konut yerleşimlerine örnek olarak, Konya’da kooperatifler eliyle uygulanan Cumhuriyet ve Binkonut Mahalleleri bu kapsamda ele alınmaktadır.
Günümüz kentleri, süregiden kentleşme süreçleriyle, çeperlerine doğru daha önce görülmemiş boyutlarda yayılarak büyümekte; merkezi kent alanları “kentsel dönüşüm” adı altında sürekli olarak yeniden yapılaşmaya konu olmaktadır. Ülkemizde geçmişten bugüne nitelikli yeni yerleşim ve konut çevresi tasarımı ve uygulamasının kentsel morfoloji ve tipoloji araştırmalarına konu olmasında, bu uygulamaların farklı boyutlarıyla incelenmesi, bu alanların özgün tipomorfolojik karakter özelliklerini çeşitli boyutlarıyla çözümleyen araştırmalar, bu alanların karakter özelliklerinin korunması yanı sıra, bugün birbirini tekrarlayan kent planları ve çok sınırlı mimari tip uygulaması karşısında, yeni konut alanlarının tasarımına yönelik önemli bir bilgi ve deneyim aktarımı sağlamaları açısından değer taşımaktadır.