Soma’da Madencilerin Risk Anlamlandırmalarında Kurumsal ve Yerel Bilginin Üretim Dinamikleri


Topal Ç., Beşpınar Akgüner F. U., Topal Ç.

Mülkiye, cilt.42, sa.3, ss.371-402, 2018 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 42 Sayı: 3
  • Basım Tarihi: 2018
  • Dergi Adı: Mülkiye
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.371-402
  • Orta Doğu Teknik Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bu çalışma 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da 301 madencinin hayatını kaybettiği facianın meydana geldiği madendeki riskleri anlamlandırmak ve süregiden benzer risklerle baş etmek için madencilerin farklı sosyal bilgi kümelerini nasıl kullandıklarını incelemektedir. Çalışma, 2015 yılı Haziran ve Eylül aylarında Soma’da yapılan saha araştırmasında toplanan verilere dayanmaktadır. Sosyal bilgi kümesi, bir grubun ortaklaşa anlamlarının bütününü ifade eder (Berger ve Luckmann, 1966). Bu küme, grup üyelerinin ilişkileri, rolleri ve kimliklerine dair yerleşik anlamları barındırır. Bu çalışmada, madencilerin özellikle iş güvenliği konusundaki kurumsal bilgi kümelerine ulaşımının oldukça sınırlı olduğu savunulmaktadır. İlk olarak, üretim baskısı ve geniş bir yedek işgücünün varlığı, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin eğitimlerin ve denetlemelerin işveren tarafından uygulanmamasına veya ihmal edilmesine yol açmakta ve madencilere tam zamanlı çalışmaya başlamadan önce yeterince işyeri ve iş güvenliği eğitimi verilmemektedir. İkinci olarak, maden yönetimine karşı madencileri temsil etmesi gereken sendika işverenle işbirliği içine girmekte ve teknik uzmanlık ve güvenlik mevzuatına uyum konularında yönetimi sorgulamaktan kaçınmaktadır. Üçüncü olarak, iş yerinde iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin konuları denetlemekten sorumlu İSG (iş sağlığı ve güvenliği) uzmanları ve iş yeri dışındaki barolar ve işyerini temsil etmeyen sendikaları da içeren meslek kuruluşları madeni etkin bir şekilde denetleyememekte ve sahip oldukları kurumsal bilgi niteliğindeki teknik-yasal-hukuksal bilgi ve tecrübelerini madencilere aktaramamaktadırlar. Dolayısıyla, farklı kaynaklardan erişilebilecek kurumsal bilgi madencilere ancak yönetimin izin verdiği ölçüde açıktır. Madenciler kurumsal bilgiden büyük ölçüde yoksunken, madenciliği madendeki günlük çalışmalarıyla ve ilişkileriyle elde ettikleri geniş bir yerel bilgi kümesinden yararlanarak yapmaktadırlar. Bu yerel bilgi kümesi, madencilerin geçmişten bugüne ortaklaşa biriktirdikleri tecrübeleri, bilgileri, kaygıları, alışkanlıkları ve tavırları içermektedir. Bu küme, madencilerin yönetime karşı koymak için kullanabildikleri temel bilgi kaynağıdır. Fakat bu bilgi teknik ve yasal anlamda ne yönetim tarafından, ne de devletin ilgili yetkilileri tarafından meşru bir kaynak olarak görülmektedir. Bu da madencilerin iş güvenliğine dair meşru taleplerinin görmezden gelinmesi için yönetime dayanak sağlamaktadır. Kurumsal ve yerel bilgi kümeleri arasında oluşturulan hiyerarşi ve gerilim ile kurumsal bilginin kullanımının maden yönetimince kısıtlanması ve tekelleştirilmesi, madendeki güvenliksiz koşulların sürmesiyle sonuçlanmaktadır.

 

Bu çalışma 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da 301 madencinin hayatını kaybettiği facianın meydana geldiği madendeki riskleri anlamlandırmak ve süregiden benzer risklerle baş etmek için madencilerin farklı sosyal bilgi kümelerini nasıl kullandıklarını incelemektedir. Çalışma, 2015 yılı Haziran ve Eylül aylarında Soma’da yapılan saha araştırmasında toplanan verilere dayanmaktadır. Sosyal bilgi kümesi, bir grubun ortaklaşa anlamlarının bütününü ifade eder (Berger ve Luckmann, 1966). Bu küme, grup üyelerinin ilişkileri, rolleri ve kimliklerine dair yerleşik anlamları barındırır. Bu çalışmada, madencilerin özellikle iş güvenliği konusundaki kurumsal bilgi kümelerine ulaşımının oldukça sınırlı olduğu savunulmaktadır. İlk olarak, üretim baskısı ve geniş bir yedek işgücünün varlığı, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin eğitimlerin ve denetlemelerin işveren tarafından uygulanmamasına veya ihmal edilmesine yol açmakta ve madencilere tam zamanlı çalışmaya başlamadan önce yeterince işyeri ve iş güvenliği eğitimi verilmemektedir. İkinci olarak, maden yönetimine karşı madencileri temsil etmesi gereken sendika işverenle işbirliği içine girmekte ve teknik uzmanlık ve güvenlik mevzuatına uyum konularında yönetimi sorgulamaktan kaçınmaktadır. Üçüncü olarak, iş yerinde iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin konuları denetlemekten sorumlu İSG (iş sağlığı ve güvenliği) uzmanları ve iş yeri dışındaki barolar ve işyerini temsil etmeyen sendikaları da içeren meslek kuruluşları madeni etkin bir şekilde denetleyememekte ve sahip oldukları kurumsal bilgi niteliğindeki teknik-yasal-hukuksal bilgi ve tecrübelerini madencilere aktaramamaktadırlar. Dolayısıyla, farklı kaynaklardan erişilebilecek kurumsal bilgi madencilere ancak yönetimin izin verdiği ölçüde açıktır. Madenciler kurumsal bilgiden büyük ölçüde yoksunken, madenciliği madendeki günlük çalışmalarıyla ve ilişkileriyle elde ettikleri geniş bir yerel bilgi kümesinden yararlanarak yapmaktadırlar. Bu yerel bilgi kümesi, madencilerin geçmişten bugüne ortaklaşa biriktirdikleri tecrübeleri, bilgileri, kaygıları, alışkanlıkları ve tavırları içermektedir. Bu küme, madencilerin yönetime karşı koymak için kullanabildikleri temel bilgi kaynağıdır. Fakat bu bilgi teknik ve yasal anlamda ne yönetim tarafından, ne de devletin ilgili yetkilileri tarafından meşru bir kaynak olarak görülmektedir. Bu da madencilerin iş güvenliğine dair meşru taleplerinin görmezden gelinmesi için yönetime dayanak sağlamaktadır. Kurumsal ve yerel bilgi kümeleri arasında oluşturulan hiyerarşi ve gerilim ile kurumsal bilginin kullanımının maden yönetimince kısıtlanması ve tekelleştirilmesi, madendeki güvenliksiz koşulların sürmesiyle sonuçlanmaktadır.