PASAJLAR, cilt.2, sa.4, ss.17-34, 2020 (Hakemli Dergi)
Hakikatin veya doğruluğun artık geride bırakıldığının sıkça ve heyecanla ifade edildiği günümüzde, bu ontolojik ve toplumsal görüngünün farklı yönlerinin felsefi açıdan etraflıca irdelenmesinin önemi açıktır. Bu yazımda öncelikle post-truth deyiminin ilham kaynağı olan Amerikan başkanlığına ilişkin güncel bir tablo çizeceğim. İkinci olarak, felsefede hakiki olan – olmayan ayrımı bağlamında üçlü bir betimleme önereceğim. Bunu izleyen bölümde, konunun serimlemesi kapsamında “hakikat”, “doğruluk” ve “gerçeklik” kavramlarına dair açıklamalar getirip, özellikle Doğruluk Konusunda Gerçekçilik görüşünün bir değerlendirmesini sunacağım. Ardından, temel doğruluk kuramlarından söz ederek bunların gerçekçilik ile ilişkisini kısaca tartışacağım. Son olarak, “gerçekçilik-karşıtı” olarak nitelediğim çağdaş pragmacı bir görüşü ele alarak, bu perspektifin Orwell’in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört kitabında sergilenen distopik-totaliter senaryo bağlamında takındığı tavrı eleştirel olarak irdeleyeceğim. Temel tezim, hakikatin veya doğruluğun geride bırakılmasını onaylayan gerçekçilik-karşıtı görüşlerin onto-politik olarak önemli bir çıkmazla yüzleştikleridir.