Türkiye’de Yoksulluk ve ve Eşitsizlik: Nedenler, Süreçler, Çözümler, Sencer Ayata, Editör, SODAR/Sosyal Denge ve Demokrasi Araştırma Merkezi, Ankara, ss.155-169, 2020
Kadın ve
Yoksulluk
Fatma Umut
Beşpınar
Özet
Kadın ve yoksulluk ilişkisini elen alan bu yazıda hem
1970’lerden bu yana dünyada gelişmekte olan kadın ve yoksulluk literatürü hem
de Türkiye’de kadınların sosyo-ekonomik durumuna ilişkin olguları ortaya koyan
çalışmalar çerçevesinde ele alınmakta ve tartışılmaktadır. Kadınlar yoksulluğu
diğer toplumsal gruplardan farklı biçimlerde ve farklı düzeyde yaşamaktadır.
Kadınların yoksulluğuna neden olan koşullar ve yoksulluğun kadınların
yaşamındaki sonuçları kadın yoksulluğu araştırmalarının odağını
oluşturmaktadır. Nitelikli eğitim olanaklarına ulaşamama, aile içinde karar
verme mekanizmalarının dışında kalma, ailede bakım ve ev işlerinin yükünü
taşıma, iş gücü piyasasında güvenceli ve iyi gelirli bir işe ulaşamama gibi
etkenler kadın yoksulluğuna neden olmaktadır. Kadınların yoksulluk deneyimini
incelerken kaynaklara ulaşamama ya da düşük nitelikli olanlara sınırlı ulaşım
ile düşük gelir, güvencesizlik gibi olgular karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de toplumsal
cinsiyet eşitsizliği son 12 yılda artmıştır. Kadınların kaynaklara ulaşımı ve
istihdamda karşılaştıkları eşitsizlikler ile yoksullukları arasında doğrudan
bir ilişki bulunmaktadır. Türkiye’de kadın yoksulluğunu incelerken, öncelikle
toplumda kadınların durumunu ulaştıkları kaynaklar açısından değerlendiren
uluslararası endekslerde Türkiye’nin yerine bakmak aydınlatıcı olacaktır. Dünya
Ekonomik Forumu Toplumsal Cinsiyet Endeksi’ne göre, Türkiye 2018 yılında 149
ülke arasında 130. sırada yer almaktadır. Ekonomik katılım ve fırsatlara
ulaşımda 131., eğitime ulaşmada ise 106. sıradadır. 2019 yılında geçen ay
geçinemediğini belirten kadınların oranı %17 iken bazı ödemeleri yapamayıp
borca girdiklerini ifade eden kadınların oranı ise %19’dur (KONDA 2019
Toplumsal Cinsiyet Raporu). Kadınların yaşadığı yoksulluk çok boyutludur.
Kadınlar birbiriyle çoğu zaman örtüşen toplumsal, kültürel ve ekonomik nedenler
dolayısıyla sağlık, eğitim ve bazı temel yaşam standartlarından yoksun
kalmaktadır. Dolayısıyla, kadınların yoksullaşmasını engelleyecek sosyal
politikalar geliştirilirken bütüncül bir yaklaşım benimsenmelidir. Kadınların
karşılaştığı toplumsal, kültürel ve ekonomik engelleri dikkate alan bütüncül
sosyal politikalar kadınların eğitim ve beceri seviyelerini yükseltmeyi;
istihdama katılımlarının önündeki engelleri aşmayı; kadınlar için istihdam
olanaklarını artırmayı; toplumda ve aile içinde toplumsal cinsiyete dayalı
eşitsizlikleri önlemeyi; kadınların çocuk, hasta ve yaşlı bakımındaki
sorumluluklarını hafifletecek düzenlemeler yapmayı hedeflemelidir.
Yoksullukla mücadelede istihdamda ve sosyal sigorta
sisteminde yer almayan kadınları hastalık gibi bireysel ve ekonomik kriz gibi
toplumsal risklere karşı koruyan sosyal yardım programları kadın istihdamını
artırıcı politikalar kadar önemlidir. Türkiye’de hâlihazırda var olan sosyal
yardım programları ailelerin refah seviyesini yükseltmeyi hedeflediğinden
yardımların aile içindeki eşitsiz dağılımı ve paylaşımının kadınları nasıl
etkilediği gibi konular dikkate alınmamaktadır. Öte yandan evde bakım desteği içeren
sosyal yardım programları ile kadını ev içi bakım rolünden sorumlu gören
toplumsal yaklaşım yeniden üretilmekte ve güçlenmektedir. Kadınların
yoksulluktan kurtularak güçlenmelerini sağlayacak sosyal politikalar yoksulluğa
yapısal bir olgu olarak yaklaşarak, iş gücü piyasası, aile, sosyal güvence ve
sosyal yardım sistemlerinin eşitlikçi bir şekilde yeniden düzenlenmesini
gerektirmektedir.