Uluslararası Yerel Yönetimler, Demokrasi ve İzmir Sempozyumu, İzmir, Türkiye, 15 - 17 Kasım 2018, ss.261-280
1980 sonrasından
başlayarak küreselleşme, teknolojik ilerleme, ekonomik, sosyal ve demografik
değişimle birlikte coğrafi ve siyasi gelişmelerin de etkisiyle Türkiye’de
mekansal örüntü değişmiştir. Bu değişim sürecinde yerleşim sistemindeki temel
ana-kent/ çevre, kentsel/ kırsal, kent-merkezi/ kent-çeperi gibi ikilemler
giderek ortadan kalkmış ve insanların mekanla kurduğu ilişkiler
farklılaşmıştır. Yerleşmeler artık sadece sınırları belirgin olan yapılar
bütünü ile değil çeşitli ölçeklerdeki, yoğunluklardaki ve işlevlerdeki ağların
bütünü olmuştur. İnsanların, maddelerin ve enerjinin akışı yeni mekansal
birimleri ortaya çıkarmış ve işlevsel, yönetsel ve idari düzenlemelere göre
tanımlanan yerleşme sisteminde yerleşmelerin sırasını değiştirmiştir.
Bu makale,
bu kapsamda akademi ve yerel yönetim işbirliğiyle hazırlanan çok ortaklı bir ulusal
proje araştırmasını sunacaktır. 2017 yılında ‘Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri
Destekleme Programı’ kapsamında TUBİTAK tarafından ‘1003-SBB-KENT Türkiye’de Yerleşmeler
Sistemindeki Dönüşüm’ konulu proje çağrısı yapılmıştır. ‘İzmir Örneği ile
Türkiye’de Değişen Yerleşme Örüntüsünün Yorumlanması’ başlıklı proje önerimiz kabul
edilmiş ve çağrı kapsamında desteklenmesi uygun bulunmuştur. Projemiz İzmir
örneği üzerinden ülkemiz yerleşme sistemindeki değişiklikleri incelemek ve bu
değişikliklerin mekansal karmaşıklık kavramları üzerinden belirleyicilerini
tartışmak üzerine hazırlanmıştır. Bu makalede projemizin genel çerçevesi, ana
temaları (kentsel çevre/ altyapı, kentsel ulaşım/ toplu taşım ve kentsel
yenileme/ dönüşüm) kuram ile ilişkilendirilecek ve sonra yöntem ile neden İzmir
örneği sorusu açıklanacaktır.
After the 1980s, the settlement
pattern of Turkey has transformed under the effects of globalization and
technological advance as well as economic, social and demographic changes. In
this transformation main urban divides like metropolitan-city/edge-city,
urban/rural, city-center/urban-fringe are becoming less clear and losing their
original significance. This new melded landscape re-characterizes the
relationships between human and space. Settlements are no longer well defined
entities with clear-cut boundaries, but rather they are urban networks at
various sizes, densities and functions. In fact, the city sizes and their
bounded regions were used to define the functional, governmental and
administrative order. However, the flows of people, materials, and energy have
changed the geography of regions and emerged new spatial units in the hierarchy
of cities and towns.
This paper presents the
framework of a research project, designed under a collaboration of academy and
local government. Within the scope of the 1003 R&D Program in 2017, TÜBİTAK
(The Scientific and Technological Research Council of Turkey) announced an
urbanization call, ‘1003-SBB-KENT Settlement Pattern Transformation in Turkey’.
Our project, titled as ‘Interpretation of Settlement Pattern Changes in Turkey
via İzmir Case’ was approved to be supported. This project was proposed to
investigate the evolution of settlements in order to determine the main factors
of spatial changes and redefine the settlement pattern of Turkey. In this
paper, the general framework and methodology of the project will be discussed.
Three main themes (urban environment/ infrastructure, urban transportation/
public transit, and urban renewal/ transformation) will be explained within the
context of the theory. The theoretical views and
approaches will be evaluated in relation to İzmir metropolitan area.