2025 Federation for the Humanities and Social Sciences (FHSS) Congress , Toronto, Kanada, 1 - 13 Haziran 2025, ss.1, (Özet Bildiri)
Modernist dikotomilerin, özellikle de Kartezyen özne-nesne ayrımının reddi, çağdaş bilim ve bilgi çalışmalarında, yeni materyalizm içinde ise daha belirgin olmak üzere, baskın bir tema haline gelmiştir. Birçok çağdaş kuramcı, hem doğa bilimleri ile beşeri bilimler arasındaki ortak söylemsel alanı vurgulayarak hem de modernist ikiliklerin karşılıklı reddine işaret ederek, bu alanlar arasında epistemolojik bir kesişim noktası kurmayı amaçlamaktadır. Kültürel çalışmalar ve kuantum fiziği, moderniteye kök salmış olan bu ikilikleri aşan disiplinler olarak sıklıkla görülür. Benim araştırmam, böyle bir bilimsel dönüşümün anlatılıp anlatılmadığını ve eğer anlatılıyorsa, bunun nasıl tasvir edildiğini sorgulamaktadır. Yeni materyalist yaklaşımların aksine, ki bunlar sıklıkla bilimi soyut haliyle inceler, bu çalışma, yaygın olarak kullanılan akademik ders kitapları aracılığıyla bilginin kanonlaşma sürecine odaklanmaktadır. Bu amaçla, iki temel ders kitabı analiz edilmiştir: Arthur Beiser'ın Concepts of Modern Physics (Modern Fizik Kavramları) ve Longhurst ve diğerlerinin Introducing Cultural Studies (Kültürel Çalışmalara Giriş). Bu makale, Gaston Bachelard'ın analitik çerçevesini, özellikle de "epistemolojik engel" ve "epistemolojik kopuş" kavramlarını kullanarak, söz konusu kitapların bilgi üretimindeki dönüşümü, özellikle de modernist paradigmalardan çağdaş anlayışlara geçişi nasıl anlattığını incelemektedir. Analizden üç temel bulgu ortaya çıkmaktadır. İlk olarak, her iki ders kitabı da modernist, Kartezyen özneden bir kopuşu anlatır. Ancak, her ikisi de açıklamalarının altında yatan mantıkta modernist perspektife sıkı sıkıya bağlı kalmaya devam eder. Son olarak, modernist mantık sürerken, başlangıçta modernist olan kavramlar, çoğullaştırma ve tikelilleştirme yoluyla önemli dönüşümlere uğrar. Longhurst'un kitabında, sosyal olguların karmaşıklığı sıklıkla yaş, cinsiyet, sınıf ve ırk gibi sabit kimlikler olarak ele alınan, özcüleştirilmiş bir dizi değişkene indirgenir. Beiser'ın kitabında ise, kuantum olgularının belirsiz ve koşullu karakteri, Planck sabiti gibi birkaç mutlak sabite ve bu sabitlerden türetilen, foton soğurumu, salım modları ve atomik orbital enerji seviyeleri gibi önceden tanımlanmış etkilere damıtılmıştır. Amacım, modernist mantığın reddinin, ders kitaplarında kanonlaşmış yeni ortak akıl olduğunu, ancak bu sürecin basit bir reddetme yerine, modernist kavramların karmaşık bir şekilde yeniden üretilmesini ve tikelilleştirilmesini içerdiğini göstermektir.
The rejection of modernist dichotomies, particularly the Cartesian subject-object divide, has become a dominant theme in contemporary science and knowledge studies, especially within new materialism. Many contemporary theorists seek to establish an epistemological intersection between the hard sciences and the humanities by emphasizing their shared discursive space and mutual rejection of modernist binaries. Cultural studies and quantum physics are often seen as disciplines that transcend the binaries rooted in modernity. My research asks whether such a scientific transformation is narrated and, if so, how it is portrayed. Unlike new materialist approaches, which frequently study science in its abstract form, this research focuses on the canonization of knowledge through widely-used scholarly textbooks. To this end, two seminal textbooks are analyzed: Concepts of Modern Physics by Arthur Beiser and Introducing Cultural Studies by Longhurst et al. Using Gaston Bachelard’s analytical framework, particularly his concepts of the "epistemological obstacle" and "epistemological break," this paper explores how these texts narrate the transformation of knowledge production, especially in the shift from modernist paradigms to contemporary understandings. Three key findings emerge from this analysis. First, both textbooks narrate a break from the modernist, Cartesian subject. However, they remain firmly rooted in the modernist perspective within the underlying logic of their explanations. Lastly, while the modernist logic persists, the originally modernist concepts undergo significant transformations through multiplication and particularization. In Longhurtst’s textbook, the complexity of social phenomena is often reduced to a set of essentialized variables—such as age, gender, class, and race—which are treated as fixed identities. In Beiser’s textbook, the indeterminate and contingent characteristics of quantum phenomena are distilled into a few absolute constants—such as Planck's constant—and pre-defined effects derived from these constants, including photon absorption, emission modes, and atomic orbital energy levels. I aim to show that the rejection of modernist logic is the new common-sense canonized in textbooks but this process involves the complex reproduction and particularization of modernist concepts instead of simple rejection.