STS TURKEY TOPLUM İÇİN BİLİM VE TEKNOLOJİ ÇALIŞMALARI KONFERANSI, İstanbul, Türkiye, 24 - 25 Kasım 2022, ss.34-35, (Özet Bildiri)
STS, teknolojilerin içindeki logos’u yani söylemi deşifre eder. Söylem ise ideolojidir (Van Dijk, 1998). Sanal toplantı uygulamalarının (e.g., Microsoft Teams, Zoom, Skype) varsayılan galeri görünümü, kullanıcısının diğer bütün katılımcıların temsilini görmesine olanak sağlarken ekranda her daim bireyin ayna görüntüsü bulunmaktadır. Söz konusu sanal toplantı platformlarının kullanıcıya kendi yansımasını da gösteren bu tasarımı tesadüfi düşünülemez. Zira neoliberal akıl teknosantrik ideolojiyi bu ideolojinin yokluğunda ısrarcı olarak meşrulaştırmaya çalışsa dahi teknolojilerin ethos’u, içinde bulunduğu sosyopolitik bağlamdan ayrı değildir.
Çalışma bünyesinde Zoom ve Teams altyapılarında çeşitli bağlamlarda gerçekleştirilen 96 sanal toplantıda etnografik çalışma yürütülmüş ve 5 düzenli sanal konferans uygulaması kullanıcısıyla yarı yapılandırılmış derinlemesine mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Bir su birikintisindeki yansımasıyla büyülenen Narcissus mitinde olduğu gibi görüşmecilerin karşılarında bulunan bu aynadan gözlerini alamadıkları hatta konuşmaları boyunca yalnızca kendileriyle göz teması kurdukları gözlemlenmiştir. Zoom veya Microsoft Teams üzerinden yapılan toplantılarda kullanıcı her zaman Narcissus'un su birikintisi ile karşılaşılır. Zoom uygulamasında bireyin yansıması başkalarının görüntüsüyle aynı alanı kaplarken Microsoft Teams'de kişinin yansıması sağ altta küçük şekilde yer almaktadır. Tanrısal bir muktedirlik niteliğindeki (omnipresent) bu her yere nazır aynanın aracılığında süregelen etkileşimde kişiler neredeyse yalnızca kendi temsilleriyle ilişki kurmaktadırlar. Bu ayna kullanıcılara daimî bir öz değerlendirme erişimi vererek aktif olarak etkileşimi şekillendirmiş; otosansüre ve içselleştirilmiş kontrol stratejilerine alan açmıştır.
Fiziksel toplantılarda bazı istisnalara rağmen bakış, konuşanın yani sahnede olanın üzerindedir. Bunun aksine Zoom ve Microsoft Teams uygulamalarının tasarımı, göz temasının doğasını değiştirerek herkesin herkesi aynı anda izlemesinin ve herkes tarafından izlenmesinin yolunu açar. Teknik nesneler toplumsalı şekillendirirken onun tarafından da şekillenir. Herkesin kamera görüntüsüyle var olduğu bu sanal düzlemde katılımcılar kendilerini aynı odada hissettiklerini söyleseler de herkes için bu odanın anlamı farklıdır. Dolayısıyla, çalışmada toplumsalın alışagelmiş mekânsal kurgusuna ve Foucaultcu gözetimin asimetrikliğine meydan okuyan bu tasarım herkesin herkesi gözetlediği (Maša et al., 2017) yeni bir gözetimin izdüşümü olarak kavramsallaştırılmıştır. Bu bağlamda gözetim yalnızca devlet aygıtları tarafından uygulanan zorlayıcı müdahaleler toplamı değil aksine bir dünyayı anlamlandırma pratiğidir (Finn, 2013). Bu çalışma teknolojilerin ve tasarımların ideolojik yönlerini deşifre etmenin bir yolu olarak düşünülmelidir. Teknik nesneler bizatihi bedenlerin, materyallerin, makinelerin ve söylemlerin bir asamblajı (assemblage) olarak ele alınmalıdır (Bousquet, 2014). Asamblajlar yalnızca failliğe sahip olmakla kalmaz aynı zamanda insan ve insan olmayanın ne derece iç içe geçtiğine işaret eder (Bennet, 2004). Sanal toplantı platformlarının katılımcıların diğer kullanıcıların yüzleriyle birlikte kendi yansımalarını da görmelerini sağlayan tasarımı, izleyen ve izlenen arasındaki çizgilerin bulanıklaştığı yeni gözetim asamblajları içinde değerlendirilmiştir. Dolayısıyla çalışmada kişinin kendini gözetlediği Narcissus'un su birikintisini andıran bu tasarım (1) şeffaflık üzerinden kendisini var eden yeni bir hakikat rejiminin bir izdüşümü olarak yorumlanırken kişinin bütün katılımcıları aynı ekranda görmesini sağlayan boyutuyla da (2) herkesin herkesi gözetlediği yeni bir gözetimin ürünü olarak ele alınmıştır. Bu araştırma sanal toplantı platformlarının tasarımlarının ideolojik yüzünü deşifre etmeye çalışırken gelecekte etkileşimin kalitesi açısından tasarımın ne şekilde geliştirilebileceğine dair bir içgörü de sunmaktadır.