Doğa-Kültür-İnsan Etkileşimleri Üzerinden Ankara Tümülüslerini Yeniden Okumak ve Kente Katmak


ARAL H. E. (Yürütücü), BİLGİN ALTINÖZ A. G., KARADENİZ N., ERBİL Y. H., ATAÖV DEMİRKAN A., CENGİZKAN A., et al.

TÜBİTAK Projesi, 2023 - 2025

  • Proje Türü: TÜBİTAK Projesi
  • Başlama Tarihi: Mayıs 2023
  • Bitiş Tarihi: Kasım 2025

Proje Özeti

Ankara merkez ve çevresindeki tümülüsler (toprak yığma mezar tepeleri), MÖ 1200’lerde Trakya üzerinden Anadolu’ya göç eden Friglerin temel kültür ögelerinden olan gömü geleneklerinin yansımaları ve kentin özgün değerleridir. Frig döneminin ve onu takip eden dönemlerdeki uygarlıkların doğal topoğrafik yapıyı sahiplenerek yorumladıkları ve deneyimsel çevrelerine dahil ettikleri tümülüsler, Antik dönem Ankara’sından günümüze ulaşmış özgün fiziksel ögelerdir. Kendine has özellikleriyle İç Anadolu peyzajının doğa-kültür sürekliliğinde (Anschuetz et al., 2001) önemli payı olan Frig kültürü bölgesi, Eskişehir-Afyon-Kütahya (Phrygian highlands), Polatlı (Gordion) ve Hacıtuğrul üzerinden süreklilikle Ankara’ya ve doğuda Kerkenes üzerinden Maşathöyük’e kadar uzanmaktadır.

    Ankara’da 1800’lü yıllardan itibaren tespit edilerek belgelenen ortostatlar yanında, 1893-94’de Ernest Chantre’ın, o dönemdeki kent merkezi (Ulus bölgesinin) kuzeyinde onbir adet olarak belirttiği tümülüsler belgelenmiş, 1910’da ise R. Campbell Thompson’ın çalışmasında Tren Garı’nın batısında onaltı adet tümülüs kroki üzerinde yerleriyle tespit edilmiştir. Cumhuriyet döneminde üniversiteler ve devlet kurumları bünyesinde tümülüsler dönem dönem araştırılmıştır. 1960’larda ve 1980’lerde yoğun kentleşme etkisiyle zarar gören tümülüslerde yapılan kurtarma kazılarıyla devam eden tümülüs araştırmaları sonraki dönemlerde durmuş, zaman zaman inşaat çalışmalarında ortaya çıkan bulgular nedeniyle kurtarma kazıları yapılmıştır. Ankara tarihinde Frig döneminin kent içindeki en görünür fiziksel ögeleri olan tümülüsler, yaygın kentleşmeyle bugün büyük ölçüde tahrip olmuşlardır. Son dönemde ise Ankara merkezdeki tümülüsler tarihi hava fotoğrafları ve haritalardaki görünümleri üzerinden ortaya konmakta, bunun yanısıra daha önce varlığı bilinmeyen tümülüsler tespit edilmektedir (Alanyalı Aral, 2017 ve ODTÜ BAP no: AGEP-201-2019-10265).

    2019 Aralık’ta başlayan ODTÜ BAP projesi çerçevesinde Ankara’daki tümülüslerin doğal topografik yapıyla (özellikle su yolları, vadiler ve vadi kenarı yükseltilerle) ve kent yerleşim alanıyla oluşturduğu kurgu Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) kullanılarak dönemsel haritalar üzerinden üç boyutlu görünüm oluşturacak şekilde işlenmektedir. Bu bağlamda Nisan 2020’de 1932 ve1934 haritalarında ortaya çıkan ve diğer tarihi harita ve hava fotoğraflarında da tutarlı olarak tespit edilmiş olan yeni tümülüs yükseltileri ile birlikte Ankara merkezdeki toplam sayı yetmişe yaklaşmıştır. Dışkapı alanıyla Hatip ve İmrahor vadileri çevresinde ortaya çıkan tümülüs görünümleri çerçevesinde tümülüslerin antik dönem yollarını takiben batıda Engürü ovasından Beşevler / Bahçelievler / Sıhhiye / İncesu üzerinden güneydoğuya ve Etlik / Kalaba / Dışkapı hattıyla doğuya doğru süreklilik gösterdiği ortaya çıkan en yeni bulgulardandır. Tümülüslerin yerleri yanında birbirleriyle ve kentin tarih içinde merkez yerleşim alanı olagelmiş Frig kenti yerleşim alanıyla kurdukları özgün ilişkilerini yitirme süreci üzerine de bilgi üretmekte olan ODTÜ BAP projesi, bu değerlerin hak ettikleri şekilde korunmaları ve kente katkı vermeleri için kapsamlı vizyon ve stratejiler geliştirilmesinin gereğini ortaya koymuştur.

    Tümülüslerin oluşturdukları özgün değerler sistemine dayalı mekânsal kurgunun bulundukları coğrafyada sürekliliğinin araştırılması, Ankara çevresinin ekolojik sistemlerini de gündeme getirmektedir. Bu bağlamda İç Anadolu coğrafyasında kente nüfuz edebilecek, tümülüsleri de barındıran ekolojik koridorların saptanması, bu ögelerin kente katkı sunabilmesi ve kent kimliğinde tekrar yerini bulabilmesi açısından önemlidir. Önerilen proje, kent içinde tümülüslerin ve doğal peyzajın deneyimlenmesinin yaratacağı olanaklar yanında kent-kır ilişkisinin de yeniden irdelenerek doğa-kültür bütünlüğünün kentlilerin deneyimine ve kent belleğine yeniden katılmasını mümkün kılacak yaklaşımlar içerir.

   Projenin yöntemi, CBS ortamında (i) bugüne kadar bulgulanmış ve daha geniş mekânsal ve zamansal çerçevelerde elde edilecek doğa ve insan sistemlerine (topografik, hidrolojik, jeomorfolojik yapı, ulaşım altyapısı, mülkiyet hakları ve arazi kullanımını) ait bilgileri içeren çok katmanlı haritaların, güncel kentte bu sistemlerin tümülüslerin mekânsal dağılımı ile bütünleştirilerek süreklilik olasılıklarının tespiti için araçsallaştırılması yanında, (ii) tümülüslerin kentsel hafızadaki yerini ortaya koyacak anket ve derinlemesine mülâkatları, (iii) doğa-kültür bütünlüğünü ortaya koyacak mekânsal ve bilişsel bilginin kent yaşamındaki farkındalığını sağlamak amaçlı üretilip paylaşılacak görsel ürünler ve düzenlenecek katılımlı çalıştaylar öncesinde ve sonrasındaki ölçümleri içerir. Proje ekibi, arkeoloji, mimarlık, peyzaj mimarlığı, şehir ve bölge planlama ile koruma uzmanlarından oluşan çok disiplinli bir araştırmacılardan oluşacak ve çıktıları kentliler ve yerel yönetim yanında ulusal ve uluslararası akademik ortamlarda yaygın olarak paylaşılacaktır.