Batman Petrol Rafinerisinden Yakalanacak Baca Gazı / Karbon Dioksitin Batı Raman Sahasına Enjeksiyonu Için En Uygun İş Modelinin Teknik Ve Ekonomik Açıdan Araştırılması


DOĞAN M. O. (Yürütücü), SINAYUÇ Ç., DURGUT İ.

TÜBİTAK Projesi, 1005 - Ulusal Yeni Fikirler ve Ürünler Araştırma Destek Programı, 2022 - 2023

  • Proje Türü: TÜBİTAK Projesi
  • Destek Programı: 1005 - Ulusal Yeni Fikirler ve Ürünler Araştırma Destek Programı
  • Başlama Tarihi: Mart 2022
  • Bitiş Tarihi: Eylül 2023

Proje Özeti

İnsan kaynaklı karbon dioksit emisyonunun neden olduğu sera etkisine bağlı iklim değişikliğinin önüne geçmek ve/veya etkilerini en aza indirmek için kullanılabilecek en önemli araçlardan bir tanesi karbon dioksitin emisyon noktalarında yakalanarak, atmosfere salınması yerine yer altına depolanmasıdır. Bu işleme kısaca karbon yakalama ve depolama adı verilmektedir. Yakalanan karbon dioksitin ticari olarak kullanımı ise bu işlem için iyi bir iş modelidir ve Karbon Yakalama Kullanma ve Depolama olarak adlandırılmaktadır. Şu an için yer altına karbon dioksit basımının bir iş modeli mekanizması olduğu tek alan ise karbon dioksit ile geliştirilmiş petrol kurtarımıdır (CO2-EOR). Ülkemizde 1986 yılından beri Dodan gaz sahasından çıkarılan CO2 kullanılarak Türkiye’nin en büyük rezervi olan Batı Raman sahasındaki petrolün üretimi sağlanmaktadır. Mevcut durumda sahaya geri üretilen gaz haricinde ilave olarak Dodan CO2 rezervuarından 5 MMscf/gün karbon dioksit gazı basılmaktadır. Kuyu yoğunluğunun fazla olduğu sahanın batı ve orta kısımlarında rezervuar basıncı oldukça düşmüş olup, Dodan gazının yetersizliği nedeniyle petrol üretimi gün geçtikçe daha da azalarak yavaşlamıştır. Batı Raman sahasındaki petrolün üretilebilmesi için yeni bir CO2 kaynağı olarak Batman rafinerisinden CO2 yakalaması ile ham petrol üretiminin sürekliliği sağlanarak sera gazı emisyonları azaltılması hedeflenmektedir.

 

1961 yılında keşfedilen Batı Raman Sahası, 1.85 milyar STB rezerviyle Türkiye’nin en büyük petrol sahasıdır. Düşük petrol gravitesi (12 °API), düşük çözünmüş gaz oranı ve yüksek akmazlık gibi elverişsiz akışkan özellikleri ile düşük rezervuar enerjisinden dolayı, Batı Raman’da 1961 yılından 1986 yılına kadar petrolün %2’sinden daha azı kurtarılabilmiştir. 1986-2020 yılları arasında Dodan gaz sahasından çıkarılan CO2’nin Batı Raman sahasına basılmasıyla petrol kurtarımı 2020 yılı sonunda %7 seviyelerine ulaşmıştır. Dodan sahasındaki karbon dioksit rezervinin yakın zamanda tamamen tükenmesi öngörülmektedir. Bu durumda Batı Raman sahasındaki petrol üretimi durma noktasına gelecektir. Bu nedenle üretimin sürekliliğini sağlayabilmek için yeni CO2 kaynaklarına ihtiyaç vardır.

 

Batı Raman sahasına 8 km mesafede yer alan ve 1955 yılında yıllık 330 bin ton ham petrol işleme kapasitesiyle işletmeye açılan Türkiye’nin ilk petrol rafinerisi olan Batman Petrol Rafinerisi bulunmaktadır. 1972 yılında yeni bir ham petrol işleme ünitesinin devreye alınması sonucunda Batman Rafinerisi'nin yıllık ham petrol işleme kapasitesi 1,4 milyon ton/yıla yükselmiştir. Rafinerilerde yanma kaynaklı (~%80) ve proses kaynaklı (~%20) olmak üzere iki çeşit karbon dioksit emisyonu bulunmaktadır. Yanma kaynaklı emisyonlar fırın, kazan veya buhar jeneratörü operasyonlarında fosil yakıt (doğal gaz, fuel oil vb.) yanması sonucunda üretilir. Tipik bir baca gazı %5-10 civarında bir karbon dioksit içeriğine sahiptir ve karbon monoksit, oksijen, sülfür oksit, azot oksit, hidrojen sülfür, nem, partikül maddeler gibi çevreyi kirletici yan ürünler içermektedir.

 

Tüpraş Batman Rafinerisinde oluşan karbon dioksit emisyonunun yakalanarak Batı Raman sahasına enjeksiyonun teknik ve ekonomik açıdan uygulanabilirliği, bu çalışmada değerlendirilecektir. Bu sayede, hem iklim değişimine ve çevre sağlığına etki eden baca gazı / karbon dioksit emisyonunun azaltılması, hem de Batı Raman sahasından petrol üretiminin devamının sağlanması planlanmaktadır.

 

Uzun vadede Türkiye’nin petrol sahalarının büyük bir kısmını bulunduran Güney Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan diğer sahalar için de bölgedeki çimento fabrikaları gibi diğer karbon dioksit emisyon noktalarının birer kaynak olarak kullanılıp kullanılamayacağı konusunda değerlendirme yapılmasında, bu projenin çıktıları yol gösterici olarak fayda sağlayacaktır.

 

Enerji yoğun endüstriyel tesislerin baca gazındaki karbon dioksitten kaynaklı emisyonlar azaltılarak çevresel risk minimize edilirken; dış kaynak desteğine başvurulmadan öz kaynaklarla TÜPRAŞ ve TPAO’nun iş birliği kapsamında petrol üretiminin devamlılığı sağlanacağı için bu proje ekonomik bakımdan kritik öneme sahiptir. Paris Anlaşması’nda ortaya konulan küresel sıcaklık artışının belirli bir seviyede sınırlandırılması kapsamında karbon yoğun sektörden bir kuruluşun (Tüpraş) emisyonunun teknolojik bağlamda azaltılması da çevresel anlamda ülkemizin gelecekteki olası regülasyonlara hazırlık anlamında önemli bir yol gösterici olabilecektir.